3 Aralık 2011 Cumartesi

Kitaplar..

Kitap...

Bir çok insan için çokk şey ifade eden birşeydir evet doğru.Ama içimde bir yerde kitaplara öyle bir yer ayırmışım ki ben çocukluğumdan bu yana..O yer gittikçe büyüyor ve kitap bakarken,okurken aldığım hazzı tarif edemem kimseye herhalde.O sarı sayfaların misss kokusu,çevirirken yaprakları çıkardığı "hışırt" sesi beni benden alır hep.Şeker Portakalı romanıyla başladım ben kitap okumaya...İlk okuduğum kitaptır,öyle hikayeler,çizgi romanlarla başlayan çocuklardan olmadım yani,bir kitap aşığı olacağım romanla başlayışımdan belliymiş aslında.

Şimdilerde daha vakit olmasına rağmen kendi evimin hayallerini kurmaktayım,küçük ev eşyalarıyla başladım bile hazırlıklara.Evimde olmasını en çok istediğim şeylerden biri Kütüphane.

Belki bu fotoğraftaki kadar bir odamı kaplayamayacak ama büyük bir duvarım kitap kokusuyla şenlenecek inşallah.Bu odaya bıraksınlar beni sıkılmam hiç,nasıl güzel nasıl özel bir yerdir aslında anlayan için...



Umarım benim imzamı taşıyan bir kitapta bir gün raflardaki yerini alır...

13 Kasım 2011 Pazar

İş kadını modu =)



Farkındayım bu aralar blog'u mu ihmal etmekteyim...
Beklemediğim anda işe başladım çünkü ve yoğun bir tempoyla çalışmaktayım.
Buraları özlemekteyimm...

Sevgilimi özlemekteyimm...Çünkü bayram tatili için benden uzaklara ailesinin yanına gitti..


Ama neyse ki şuan dönüş yolunda ve özlem yarın bitecek inşallah..


İş sıkıntılarıma iyi geldi,yoğunluk yorucu olsa da iyi hissetmeye başladım kendimi.Umarım sürekli olur,yani Kpss illetiyle bir yere atanana kadar en azından devamlı olmayı umut ediyorum.


Okul bitti ama ders çalışma,sınav stresi bitemiyor.Bir çoğumuzun hayatında böyle biliyorum.
Herkese kolaylar gelsinnnnn,ne kadar iyi olur bilmiyorum ama İyi pazarlaaar =)

19 Ekim 2011 Çarşamba

Ne okuyorum ? Cevap : "One Day"

'Seni kırkında hayal edebiliyorum,'dedi sesinde bir imayla. 'Şu an bile gözümde canlandırabiliyorum.' Genç adam gözlerini açmadan gülümsedi.
'Devam et.'


Yıllardan 1988,günlerden 15 Temmuz'dur ve Dexter ile Emma henüz tanışmıştır.Ama birlikte geçirdikleri tek bir gün,sürekli birbirlerini düşünmelerine yetmiştir.


"Her okuyucu bu kitaba aşık olacak.Ve her yazar bu kitabı kendisinin yazmış olmasını dileyecek."
-Tony Parsons


"Bitirmek üzereyken kitabı göğsüme bastırdığımı ve üzerine iri bir gözyaşı damlattığımı söylemekten utanmıyorum."
-The Times


"Bu kitabı sevemeyecek tek bir kişi bile düşünemiyorum."
 -BBC


"Çok merak ediyorumm,ve hemen bugün okumaya başlıyorum."
-Sedaaaaaaa =)

13 Ekim 2011 Perşembe

Tango...

Tango bizim dansımız.
İhtiraslı,tutkulu,aşk gibi,bizim gibi...




11 Ekim 2011 Salı

Şahane haftasonu...

Merhabalaaarrr=)


Sevgilim yine ayarladı birşeyler ve mükemmel bir hafta sonu geçirmemizi sağladı.Aniden gelişen bu programla nasıl mesut oldum anlatamam. =)


İstanbul'da doğup büyüdük ama şu Ağva'yı bir görememiştik.Uzun zamandır o romantik beldeye gitmek istiyordum zaten.İstanbul'a yakınlığı,denizi,kumsalı hayran bıraktı beni kendine.Tabi yanımda sevgilimin olması en büyük etkenlerinden biriydi hayranlığımın...
Ağva'ya girişte yan yana dizilmiş olan oteller,pansiyonlar o güzel derenin kenarına sıralanmış ve oldukça başarılılar...
Bizde onlardan biri olan Three Tops otelde konakladık..Bungalow tarzı odalarından birinde...Gerçekten güler yüzlü hizmet anlayışına sahip olan işletmeci,personel ve oteli çok sevdim.
Cumartesi günü hava oldukça iyiydi..Otelimize yerleştikten sonra Ağva merkeze doğru yürüyüş yaptık,keşfedelim ne var ne yok diyerekten...Çok şirin bir merkeze sahip.Dolaştık,sahile indik..Ayakkabılarımı çıkarıp suya attım kendimi,sonra sevgilim de eşlik etti bana epeyce yürüdük.(klasik Türk filmi sahnesi yapılmalıydı=) )
Deniz fenerlerini çok severimmm,yanında epeyce vakit geçirdik..
Sonraa en büyük haz aldığım şeylerden biri bisikletle gezmektir ki bunu uzun zamandır yapamıyordum.(Çocukken ön dişimi kırmama sebep olan bisiklet sevdamdan hiç bir zaman vazgeçemeyeceğim sanırım)Her sokağa girip çıktık neredeyse...Çok eğlendimmm çoookk...
Akşam yemeğini otelimizde geçirdik,fasıl eşliğinde yemek yemek de çok ayrı bir keyif..
Ertesi gün uyandığımızdaa hava değişmiş,yağmurlu ve serindi.Ağvanın yağmurlu yüzünü gördüğüme de çok sevndimm.Daha romantik,daha huzurluydu...
Her güzel şeyin sonu olduğu gibi bu kaçamağında sonu geldi ve evlerimize dönüş yaptık...
Müstakbel zevceme yine teşekkürü borç bilirimm.İyi ki var... =)

6 Ekim 2011 Perşembe

Monte Carlo






Bu kızların zengin erkek arayışları hiç bitmiyor. Kendi stillerini değiştirerek zengin imajı veren üç kız Monte Carlo’da çılgın bir tatil yaparak zengin erkek arayışına girerler. Fakat bu arayışları kendilerine göre ne kadar olumlu yönde olsada seçtikleri kişilerde onlar gibi kendilerine zengin imajı vermiş erkeklerdir.






Çok güzel çok eğlenceli bir filmdi..Filmin içinde gibi hissettim kendimi ki romantik komedi filmlerinde huyumdur böyle hissetmek.( bir çoğumuzun demek daha doğru sanırım ) =)
Keyifli vakit geçirdim,tavsiye ederim...

Ne okuyorum?

                                                                                                                                                                                                 



Ayşe Kulin Nefes Nefese bitti.Çok beğendim,okumak isteyenlere tavsiye ediyorum kesinlikle.
Uzun zamandır elimde olan ama önüne bir kaç kitap sıkıştırdığım Dizüstü edebiyat serisinden "Bayılmışım..Kendime geldiğimde 40 yaşındaydım" adlı kitabı okumaya başladım...Bakalım nasıl bir okuma serüveni olacak...

5 Ekim 2011 Çarşamba

sevimli kolye =)



 Çok fazla kolye takabilen biri değilimdir esasında.Fakat uzun zamandır aklımda uzun kolyelerden almak vardı.
Sağolsun aşkımm bana bu sevimli kolyeyi hediye etti.Minik kız var kolları bacakları oynuyoor :D çok şeker,teşekküüüüürr ederiimmmm hayatımmmm =)

2 Ekim 2011 Pazar

Yıl dönümü süprizleri...

Merhabalar efenimm...
Sevgilimin hazırladığı süprizlerden sonra pek keyifliyim,Allah bozmasın..2. yıl dönümümüzü kutlamaktayız,müstakbel zevcemle(kendisi sözlüm olur).Çarşamba günüdür aslında günümüz fakat hafta sonumuzu değerlendirip birşeyler yapmaya ikna etmişti beni.
Beyoğlunda misler gibi bir kahvaltıyla başladı günümüz.İkinci bardak çayımı içmeme engel olmaya çalıştıysa da ben içtim ne bileyim altında bir süpriz var.Cihangir'e doğru yürüyelim dedi,yürüdük..Kafika(kaçırdığınız filmler kahvesi)birden durdu bu kahvenin önünde ve içeri girdi hızla..Rezervemiz varmış meğer,filmimizi seçtik hop gösterimin olacağı odaya indik.Aman efenim bir de ne göreyim yer gül yaprakları,mumlarr.Şaşkınlıkk tavan bende tabi.Filmimizi izledik,tophaneye geçtik.Orda nargile molası verdikten sonra uzun zamandır gitmek istediğimiz Akın'ın yeri adlı bir balıkçıya gittik Karaköy'de.Bunuda planlamış canım benim..Salaş,deniz kokulu,Türk sana müziği sesleri içinde şirin bir balıkçı burası.Afiyetle yedik balıklarımızı.Akşam üzerine doğru kalktık ve Ortaköy'e geçtik.Biraz da orda oturdktan sonra beni Kuruçeşmeye kadar yürüttü beyimiz,gezelimm diyerekten.Meğer süprizin son durağı canım Ajda Pekkan'ın konseriymiş.Bu süpriz gözlerimi doldurdu ama tuttum kendimi,kalabalık içindeydik azizim =) Süperr ötesi bir gün,akşam geçirdğim kısacası..Daha güzel bir yıl dönümü süprizi,kutlaması olamazdı herhalde.
Onu çok seviyorum,iyi ki var,hep olsunn...

30 Eylül 2011 Cuma

akbil kabusu



Havaların bozulması,bu kahredici soğuk yetmezmiş gibi birde ıvır zıvır stresler yaşatıyor bu yeni sistemler.
Evden çıktım,yağmur hızlanmış.Giyeceğim şeylerin planını yapmışım ama birden bozulan hava bunu altüst etmiş onun gerginliğini yaşıyorum zaten.
Şemsiyeyi açtım,çantam çanta değil bavul,sağ omuzum aşağıda yürüyorum.İstanbul kartım dolu mu değil mi ? o düşüncelerle durağa doğru ilerliyorum.Durağın orda embesil bir büfe var ve yıllardır dolum yapamıyor sürekli akbil cihazı bozuk.Gelen yeni sistemde sağolsun dolu değilse binemiyosun.Hayır madem böyle bir sistem getirdin doldur kartını onunla in bin dedin,eyvallah eli ayağı düzgün bi sistem.Ama böyle bir şey yapıyosan koyacaksın akbil dolum cihazı duraklara vatandaş mağdur olmayacak.Trafik,yağmur,şu bu derdi yetmiyorken birde böyle stresler yaşatmayacksın insana.
Bekledim bekledim sonunda taksim otobüsü geldi ve şoför sağolsun yol üstünde doldurup ücreti tahsil etmek koşuluyla aldı beni otobüsüne.Ama bu sistemi değiştirip,sinir katsayımı artıranlar da benden baya nasibini aldı.
Neyse ki sevdiceğimle buluştuğum için aptal büfeyi,tenezzül edip otobüse alan şoförü,yeni sistemi unutuverdim,sakinleştim=)

29 Eylül 2011 Perşembe

bugün ne aldım ?

  

Görür görmez beğenilen,daha giymeden içe sinen şeyler olur ya hani...bugün onu yaşadım işte.Mankenin üstünde görür görmez bu benim olmalı dedim ve şuan dolabımda=)Yeni cicim içime çok sindi,sevdim onu =)





28 Eylül 2011 Çarşamba

film =)))


Yalnız bir kadın olan June, oldukça sıradan bir yaşam sürüyordur. Kız kardeşinin evliliği için hazırlık yapan June, tesadüf eseri bir süper ajan olan Milner ile karşılaşır. June, Milner’la tanışmalarının ardından bir dizi maceranın içine düşer. Ne yaparsa yapsın, tesadüfler onları hep bir araya getirecektir.




Biri ben uyurken bana da dünyayı dolaştırsa ya ne güzel olurdu.Aksiyon filmlerinden pek hoşlanmasam da 
bu filmi sevdim.





Konsere gidelim biz, Maça gidip küfür edelim..

Uçurtma uçuralım ya da, kumsalda uzanıp deli gibi içelim.

Gecede yıldızlara bakalım mesela..

Bisikletle gezerken yağmur yağsın, sırılsıklam olalım.

Benimle kek yap, balık tutalım sonra tekrar denize atalım.



Ve hep benimle uyu.

27 Eylül 2011 Salı

Nefes Nefese...

                                                                                                                
Ayşe Kulin ile tanışmam Sevdalinka adlı kitabıyla oldu.Geç oldu biraz 
bu dolu dolu yazan kadınla tanışmam ama zararın neresinden dönülse kardır diyip teselli ediyorum kendimi.
Adı Aylin,Hayat,Hüzün,Veda ve Umut..Peş peşe büyük haz alarak okuduğum diğer kitapları oldu.
Şimdi sıra Nefes Nefese'ye geldi...Nefes nefese bir okuma olacağından hiç şüphem yok.
Kalemine sağlık...

karamela şekeri..

  

Yanık şekerim sert, hayatsa daha berbat, 
ikisinin de aynı kağıttan çıktığını unuturdum unutmasına da, ben tuttum birini sevdim, hayatı nasıl sevdiysem onu da öyle sevdim: Tarçın Kokulu Kız, Carmen, Ay Carmela... O nane likörüne bayılırdı ama, ben onu sıcacık bir kahvenin dumanına benzettim, o da beni birine benzetmiş olmalı ki, tuttu aşk derdine düştü, şimdiyse terketme sevdasında! Aşk dünyaya bizden önce gelmiş de erkenden açmış gibi dükkanını, onun kokusuyla tanıdım aktarları, acı sözlerini aşkın tuzu biberi saydım, onun huylarıyla karşılaştım eski tuhafiyelerde: Aynalı Pasaj, Bonmarşe ve Altın Düğme... Biri birine uymayan binbir huy, binbir çeşit, bir dükkana rastladım duvar taş, kapı kilit, ne tatlı sözlerim açabildi ne iyi huylu şiirim, karamela dükkanı olduğunu en sonunda öğrendim! Şimdi yanık şekerim sert, hayat ondan da dert, ben zaten tiryakiyim, ayrılık aşktan da berbat!Ah karamela şekerim, aşk tatlı da insanlar berbat!

26 Eylül 2011 Pazartesi

Film keyfi...

Üniversitede çok yakın olan yedi arkadaş, dostları Tom (Josh Duhamel) ve Lila’nın (Anna Paquin) evlilik törenleri için yeniden bir araya gelir. Tören öncesindeki telaşa Lila ve onun nedimesi Laura (Katie Holmes) arasındaki rekabet damgasını vurur. Üniversitenin gözde kızı her zaman Laura olmuş, Lila onun popülerliği altında hep ikinci sırada yer almıştır. Laura ve Lila aynı zamanda Tom için de vaktiyle rakip olmuşlardır. Ancak kazanan bu kez Lila’dır. Tören öncesinde geçmişteki kıskançlıklarla beraber, Tom’un Laura’ya olan eski hisleri de canlanır.




Film biter,bu kız yatmaya gider..Jush Duhamel de insan olmayan varlıklar  listemde başlarda yerini alır =)

Kapıları çalan benim...

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin,
şeker de yiyebilsinler.